1. isim Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı; ense, ön karşıtı:
“Evin arkasında dekorlar boyarlardı.” – Adalet Ağaoğlu
2. isim Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi:
“Genç kadının arkası dönük olduğu için yüzünü görememektedir.” – Orhan Kemal
3. isim Geri kalan bölüm:
“Hikâyenin arkası daha acıklı, kocası da ağırca yaralanmış.” – Oktay Akbal
4. isim Bir şeyin sonra gelen bölümü; art, geri (I), peş:
“Adımlarımı açtığımı, neden sonra arkamdan gelen ıslık sesine dönünce anladım.” – Erdal Öz
5. isim Otururken sırtın dayandığı yer:
“Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu.” – Tarık Buğra
6. isim İnsanın vücudu, bedeni:
“Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı.” – Refik Halit Karay
7. sıfat Ön kabul edilen yere göre geride bulunan:
“Babamla Bandırma’ya giderken arka koltukta oturduğum, arka camdan geride kalan yolları, ağaçları, insanları seyrettiğim anları düşünüyordum.” – Salim Nizam
8. sıfat, mecaz Kayıran, destekleyen:
“Memur olmak için büyük bir arka gerek.” – Hüseyin Rahmi Gürpınar
9. isim, mecaz Geçmiş, geride kalmış zaman:
“Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti.” – Yahya Kemal Beyatlı