Arapça aṣl
1. isim Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı:
Bir belgenin aslı.
2. isim Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer:
“Fuar sözüne gelince onun aslı Latincedir.” – Suat Yakup Baydur
3. isim ► gerçeklik:
“Hâlbuki bunların hiçbirisinin aslı yoktu.” – Ömer Seyfettin
4. isim ► soy:
“İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır.” – Sait Faik Abasıyanık
5. sıfat ► esas:
“Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek.” – Ahmet Ümit
6. sıfat ► temel.
7. sıfat Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan:
“Asıl edebiyat nesirdir.” – Yahya Kemal Beyatlı
8. sıfat Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı:
Asıl jüri üyesi sınava gelmediğinden yedek üye çağrıldı.
9. zarf (a’sıl) Gerçekten, gerçek olarak:
“Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.” – Ahmet Ümit