Farsça āteş
1. isim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık; od, nâr:
“Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi.” – Hamdullah Suphi Tanrıöver
2. isim Tutuşmuş olan cisim.
3. isim Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç:
Yemeği ateşten indirdim.
4. isim Patlayıcı silahların atılması:
Top ateşi geceye kadar sürdü.
5. isim Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı:
“Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi.” – Sait Faik Abasıyanık
6. isim, mecaz Öfkeden dolayı oluşan kızgınlık:
“Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı.” – Tarık Buğra
7. isim, mecaz Şiddetli arzu:
“Nejat Efendi’nin çalışında Peregrini’nin ihtirası, ateşi yoktu.” – Halide Edip Adıvar
8. isim, mecaz Büyük üzüntü, acı:
“İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu.” – Hüseyin Rahmi Gürpınar