- BABAÇ
- BABAİ
- BACAK
- BAÇÇI
- BADAS
- BADAT
- BADEM
- BADIÇ
- BADİK
- BADYA
- BAFRA
- BAGAJ
- BAGET
- BAĞAN
- BAĞCI
- BAĞDA
- BAĞIL
- BAĞIM
- BAĞIN
- BAĞIR
- BAĞIŞ
- BAĞIT
- BAĞLI
- BAHAİ
- BAHAR
- BAHÇE
- BAHİR
- BAHİS
- BAHRİ
- BAKAÇ
- BAKAM
- BAKAN
- BAKIM
- BAKIR
- BAKIŞ
- BAKİR
- BAKLA
- BAKMA
- BALAR
- BALAT
- BALCI
- BALDO
- BALET
- BALIK
- BALİĞ
- BALKI
- BALLI
- BALON
- BALOZ
- BALTA
- BALYA
- BAMBU
- BAMYA
- BANAK
- BANAL
- BANAZ
- BANDO
- BANJO
- BANKA
- BANKO
- BANMA
- BANYO
- BARAJ
- BARAK
- BARAN
- BARBA
- BARCI
- BARÇA
- BARDA
- BARDO
- BAREM
- BARET
- BARIŞ
- BARİT
- BARİZ
- BARKA
- BAROK
- BARON
- BARUT
- BASAK
- BASAR
- BASEN
- BASIK
- BASIM
- BASIN
- BASIŞ
- BASİL
- BASİT
- BASKI
- BASMA
- BASSO
- BASTA
- BASTI
- BASUR
- BASYA
- BAŞAK
- BAŞAT
- BAŞÇI
- BAŞKA
- BAŞLI
- BAŞTA
- BATAK
- BATAR
- BATIK
- BATIL
- BATIN
- BATIŞ
- BATİK
- BATKI
- BATMA
- BATÖZ
- BATUR
- BAVCI
- BAVLI
- BAVUL
- BAYAN
- BAYAT
- BAYIR
- BAYMA
- BAYRI
- BAZAL
- BAZEN
- BAZİK
- BAZİT
- BEBEK
- BECET
- BEDEL
- BEDEN
- BEDİİ
- BEDİK
- BEDİR
- BEDÜK
- BEGÜM
- BEHER
- BEHEY
- BEHRE
- BEKAR
- BEKAS
- BEKÇİ
- BEKRİ
- BELCE
- BELDE
- BELEK
- BELEN
- BELEŞ
- BELGE
- BELGİ
- BELİĞ
- BELİK
- BELİT
- BELKİ
- BELLİ
- BEMOL
- BENCE
- BENCİ
- BENDE
- BENEK
- BENGİ
- BENİZ
- BENLİ
- BERAT
- BERİL
- BERRİ
- BESİN
- BESNİ
- BESTE
- BEŞER
- BEŞİK
- BEŞİZ
- BEŞLİ
- BEŞME
- BEŞON
- BETER
- BETİK
- BETİM
- BETON
- BEYAN
- BEYAZ
- BEYİN
- BEYİT
- BEYZİ
- BEZCİ
- BEZEK
- BEZEN
- BEZGİ
- BEZİK
- BEZİR
- BEZİŞ
- BEZME
- BEZSİ
- BICIL
- BIÇAK
- BIÇIK
- BIÇKI
- BIDIK
- BIKIŞ
- BIKMA
- BIYIK
- BIZIR
- BİBER
- BİBLO
- BİCİK
- BİÇEM
- BİÇİM
- BİÇİŞ
- BİÇKİ
- BİÇME
- BİDAR
- BİDAT
- BİDON
- BİHUŞ
- BİKES
- BİKİR
- BİLAR
- BİLEK
- BİLET
- BİLGE
- BİLGİ
- BİLİM
- BİLİR
- BİLİŞ
- BİLME
- BİLYE
- BİNDİ
- BİNEK
- BİNER
- BİNGİ
- BİNİŞ
- BİNİT
- BİNME
- BİRAZ
- BİRCİ
- BİRER
- BİREY
- BİRİM
- BİRLİ
- BİRUN
- BİŞEK
- BİTAP
- BİTEK
- BİTEY
- BİTİK
- BİTİM
- BİTİŞ
- BİTKİ
- BİTLİ
- BİTME
- BİTÜM
- BİYEL
- BİZAR
- BİZCE
- BİZON
- BLOKE
- BOBİN
- BOCUK
- BODUÇ
- BODUR
- BOĞAK
- BOĞAZ
- BOĞMA
- BOĞUK
- BOĞUM
- BOHÇA
- BOHEM
- BOKLU
- BOLCA
- BOMBA
- BOMBE
- BORAK
- BORAN
- BORAT
- BORDA
- BORDO
- BORİK
- BORSA
- BORUK
- BOYAR
- BOYCA
- BOYLU
- BOYNA
- BOYOZ
- BOYUN
- BOYUT
- BOZCA
- BOZMA
- BOZUK
- BOZUM
- BOZUŞ
- BÖBÜR
- BÖCEK
- BÖĞÜR
- BÖLEN
- BÖLGE
- BÖLME
- BÖLÜK
- BÖLÜM
- BÖLÜŞ
- BÖLÜT
- BÖNCE
- BÖREK
- BÖYLE
- BRANŞ
- BRAVO
- BRONŞ
- BRONZ
- BRÖVE
- BUCAK
- BUÇUK
- BUDAK
- BUDUN
- BUGÜN
- BUĞRA
- BUĞUR
- BUĞUZ
- BUHAR
- BUHUR
- BUKET
- BUKLE
- BULAK
- BULGU
- BULMA
- BULUŞ
- BULUT
- BUNAK
- BUNCA
- BUNLU
- BUNMA
- BURAK
- BURCU
- BURGU
- BURMA
- BURSA
- BURUK
- BURUN
- BUŞON
- BUTİK
- BUTLU
- BUTON
- BUYMA
- BUYOT
- BUYUR
- BUZCU
- BUZLA
- BUZLU
- BUZUL
- BÜCÜR
- BÜĞET
- BÜĞLÜ
- BÜKEN
- BÜKME
- BÜKÜÇ
- BÜKÜK
- BÜKÜM
- BÜKÜN
- BÜKÜŞ
- BÜLUĞ
- BÜNYE
- BÜRGÜ
- BÜRÜK
- BÜRÜM
- BÜTAN
- BÜTÇE
- BÜTEN
- BÜTÜN
- BÜVET
- BÜYÜK
- BÜZGÜ
- BÜZME
- BÜZÜK
B ile başlayan bazı 5 harfli kelimelerin anlamları
BABAÇ
Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı.
BABAİ
Babailik tarikatından olan kimse.
BACAK
Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü.
Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ.
Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak.
İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, oğlan, vale.
BAÇÇI
Baç alan kimse.
BADAS
Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü.
BADAT
Birleşikgillerden, şekeri çok, bir tür yer elması.
BADEM
Badem ağacı.
Bu ağacın yaş veya kuru yenilen yemişi.
BADIÇ
Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk, baklamsı meyve.
BADİK
Ördek.
Palaz.
Kısa boylu.
BADYA
Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı.
BAFRA
Samsun iline bağlı ilçelerden biri.
BAGAJ
Yolcu yükü.
Yolcu taşıtlarında yüklerin konulduğu yer.
Otomobillerin yük konulabilen, genellikle arkada olan bölümleri.
BAGET
Bateri çalmaya yarayan ince, kısa çubuk.
Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş.
Düşük gramajlı ince, uzun ekmek.
Tavuk, piliç vb. kanatlılarda but ile paça arasında kalan etli bölüm.
Çorabı gergin tutmak ve düşmesini engellemek için kullanılan sert lastik.
BAĞAN
Düşük.
Ölü doğan kuzunun derisi.
BAĞCI
Bağ yetiştirip ürününü satan kimse.
Bağlayan veya soğuk haddehaneden çıkan metal şerit bobinlere bant yapıştıran kimse.
BAĞDA
Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek.
BAĞIL
Görece.
Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir cisme uyarak sürüklenen cismin görünürdeki kımıldanışının niteliği.
BAĞIM
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu.
BAĞIN
İksa.
BAĞIR
Göğsü.
Ok yayı ve dağda orta bölüm.
Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa.
BAĞIŞ
Bağışlanan şey, yardım, hibe, teberru.
BAĞIT
Sözleşme.
BAĞLI
Bir bağ ile tutturulmuş olan.
Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste.
Sınırlanmış, sınırlı.
Kapatılmış olan, kapalı.
Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan.
Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun.
Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek).
BAHAİ
Bahailik yanlısı kimse.
BAHAR
İlkbahar.
Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar.
Gençlik dönemi.
BAHÇE
Sebze, meyve, çiçek veya ağaç yetiştirilen yer.
Osmaniye iline bağlı ilçelerden biri.
BAHİR
Deniz.
Mevlidin bölümlerinden her biri.
Aruzdaki vezin takımlarından her biri.
BAHİS
Üzerinde konuşulan şey, konu.
Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma.
Bir kitabın bölümlerinden her biri.
BAHRİ
Denizle ilgili.
Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş (Podiceps cristatus).
BAKAÇ
Dürbün.
Vizör.
BAKAM
Baklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç (Haematoxylon campechianum).
BAKAN
Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır.
BAKIM
Bakma işi.
Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek.
Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi.
BAKIR
Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C’ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (simgesi Cu).
Bu elementten yapılmış.
BAKIŞ
Bakma işi.
BAKİR
Cinsel ilişkide bulunmamış (erkek).
El değmemiş, kullanılmamış.
İşlenmemiş (toprak).
Eskimemiş, yıpranmamış, yeni.
BAKLA
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba).
Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi.
Bir zinciri oluşturan halka veya parçalardan her biri.
BAKMA
Bakmak işi.
BALAR
Pedavra.
BALAT
Orta Çağ’da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü.
Batı’da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü.
Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan veya şarkı olarak okunan eser.