açık, -ğı
1. sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı:
“Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte.” – Erendiz Atasü
2. sıfat Engelsiz, serbest:
Açık yol.
3. sıfat Örtüsüz, çıplak:
“Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı.” – Ahmet Kabaklı
4. sıfat Boş:
Kâğıtta açık yer kalmadı.
5. sıfat Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal:
Açık kadro.
6. sıfat Aralığı çok:
Açık adımlarla.
7. sıfat Çalışır durumda olan:
“Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar.” – Ömer Seyfettin
8. sıfat Kolay anlaşılır, vazıh:
“Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır.” – Emine Işınsu
9. sıfat Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen:
Bu adamın her işi açıktır.
10. sıfat Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen:
“Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o.” – Tarık Buğra
11. sıfat Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı:
“Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu.” – Ömer Seyfettin
12. sıfat Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.).
13. zarf Belirgin bir biçimde:
“İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?” – Mahmut Yesari
14. isim Bir gereksinimin karşılanamaması durumu:
Bütçe açığı.
Ülkenin doktor açığı.
15. isim Belli bir yerin biraz uzağı:
Tren yolu nehrin açığından geçer.
16. isim Denizin kıyıdan uzakça olan yeri:
“Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır.” – Behçet Necatigil
İlginizi Çekebilir