A İle Başlayan 3 Harfli Kelimelerin TDK Anlamları
ABA
Abla.
Anne.
Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş.
Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük.
Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka.
Kepenek.
ABE
Seslenmek ve dikkati çekmek için özellikle Rumeli’de kullanılan bir söz.
ABİ
Ağabey.
ABU
Şaşma ve korku bildiren bir söz.
ACE
Servis sayısı.
ACI
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı.
Tadı bu nitelikte olan.
Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap.
Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
Çarpıcı, göz alıcı.
Keskin, şiddetli.
Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
AÇI
Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye.
Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi.
ADA
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire.
Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm.
Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.
Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu.
ADİ
Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan.
Aşağılık, alçak.
Bayağı.
AFİ
Gösteriş, çalım, caka.
AFT
Ağız içinde görülen zemini beyaz, ağrılı küçük yara.
AGU
Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses.
AĞA
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse.
Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan.
Abi.
Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san.
Cömert, eli açık.
Koca.
Osmanlı Devleti’nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san.
AĞI
Zehir.
AHA
İşte.
AHİ
Cömert.
Kardeş.
Ahilik ocağından olan kimse.
AHU
Ceylan.
Güzel, ince, zarif (kadın).
AİT
İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili.
AKA
Ağabey.
AKI
Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan.
AKS
Dingil.
AKÜ
Akümülatör.
ALA
Karışık renkli, çok renkli, alaca.
Alabalık.
Açık kestane renginde olan, ela (göz).
Kekliğin boynundaki siyah halka.
İyi, pekiyi, daniska.
ALG
Su yosunu.
ALİ
Yüce, yüksek.
Çok zorba` anlamında Ali kıran baş kesen, `bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek` anlamında Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz.
ALO
Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü.
(alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü.
ALP
Yiğit, kahraman.
ALT
Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı.
Bir nesnenin tabanı.
Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.
Bir şeyin yere yakın bölümü.
Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun.
Sınıflamalarda ikinci derecede olan.
Birkaç şeyden aşağıda olan.
AMA
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin.
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz.
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz.
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz.
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz.
Görme engelli.
ANA
Anne.
Yavrusu olan dişi hayvan.
Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı.
Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü.
Velinimet.
Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü.
Temel, asıl, esas.
Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatan bir söz.
ANI
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra.
Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra.
ANİ
Ansızın yapılan.
Ansızın ortaya çıkan.
Ansızın, birdenbire.
ANT
Tanrı’yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem.
Kendi kendine söz verme, ahit.
ARA
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe.
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla.
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi.
İç.
Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt.
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları.
Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre.
ARI
Temiz.
Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf(II), halis, öz(II).
Günahsız.
Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica).
ARİ
Çıplak.
Arınmış, soyutlanmış.
İran’dan geçerek Kuzey Hindistan’a yerleşen halk veya bu halktan olan kimse.
ARK
İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, arık, dren, karık.
ARP
Dik tutularak parmakla çalınan, üç köşeli, telli çalgı.
ARŞ
İslam inanışına göre göğün en yüksek katı.
`Yürü` komutu.
ART
Arka, geri.
Bir şeyin öbür yüzü.
Arkada bulunan.
ARZ
Sunma.
Piyasaya mal sürülmesi, sunu.
Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
En, genişlik.
Yer, yeryüzü.
ASA
Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek.
İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa.
ASI
Asma işi.
Afiş.
ASİ
Başkaldırıcı.
Dikbaşlı.
ASK
Asklı mantarlara özgü üreme organı.
AST
Alt.
Birinin buyruğu altında olan görevli, madun.
Birine göre alt aşamada olan kimse, madun.
Rütbe veya kıdemce küçük olan asker.
AŞI
Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik.
Bu eriyiğin uygulanması.
Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı familyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk vb. parçaları kaynaştırma işi.
Bu yolla eklenen parça.
Aşılı (bitki).
AŞK
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II).
ATA
Baba.
Dedelerden ve büyükbabalardan her biri.
Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri.
ATE
Tanrıtanımaz.
ATİ
Gelecek.
AUT
Dış.
AYA
Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi.
Ayak tabanı.
Yaprakların düz ve parlak bölümü.
AYI
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos).
Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü.
AYN
Göz.
AZA
Üye.
Vücut parçası, organ.
AZI
Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş.
Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi.